Altı uzay aracından ve dünyadaki en güçlü teleskoplardan bazılarından yapılan gözlemler, Jüpiter’in atmosferindeki sıcaklıkların düşünülenden çok daha fazla değiştiğini gösteriyor. Bu dalgalanmaları takip eden gökbilimciler, uzak bölgelerin “bağlantılı” göründüğünü, birindeki değişimlerin arada belirgin bir etki olmaksızın çok uzakları etkilediğini buldu.
Galileo’nun teleskobunu Jüpiter’e çevirmesinden kısa bir süre sonra, gaz devinin ekvatoruna paralel olarak değişen beyaz ve kırmızımsı kahverengi kuşaklar insanlar tarafından fark edildi. Daha sonra gönderilen uzay araçlarına göre son derece ilkel olan Pioneer 10 ve 11 bile beyaz şeritlerin daha koyu renkli olanlardan daha soğuk olduğunu belirleyebiliyordu.
NASA’nın Jet Tahrik Laboratuvarı’ndan Dr. Glenn Orton, kuşakların sıcaklıklarının zamanla neden ve nasıl değiştiğini bulmak için araştırmasına başladı. Ve en sonunda, araştırma başladığında henüz doğmamış ortak yazarlarla birlikte Orton, Nature Astronomy dergisinde önemli gelişmeleri bildirdi.
Jüpiter büyük oranda gazdan oluşuyor olsa da, çok fazla karışmayan katmanları da bulunuyor ve bunların bazıları troposfer ve stratosfer olarak adlandırılıyor.
Troposferin sıcaklığı kuşağa göre değişse de, gökbilimciler mevsimler arasında çok fazla değişim olmasını beklemiyorlardı. Jüpiter, Dünya’ya göre çok daha dairesel bir yörüngeye ve sadece 3° eğimli bir eksene sahip. Bu sebepten dolayı, yarım küreleri neredeyse her zaman eşit ışık maruziyeti alıyor.
Ancak dev gezegeni daha fazla uzay aracı ziyaret ettikçe ve yüz milyonlarca kilometre uzaktaki belirli konumlardaki sıcaklıkları ölçebilen teleskoplar inşa edildikçe, Orton ve meslektaşları Jüpiter’in kuşakları ve konumuna göre sıcaklık değişimleri hakkında etkileyici bir veri seti topladılar. Sırasıyla dört, 7-9 ve 10-14 yıl süren döngüler bulundu. Bu en uzun döngünün arkasında Jüpiter’in Güneş etrafındaki yörüngesi olabilir ancak bağlantı belirgin değil. İlk iki döngü ise biraz daha gizemli.
Yine de, belirli bir kuşaktaki sıcaklık artışlarının, genellikle aynı enlemdeki zıt sıcaklıktaki düşüşlerle eşleştiği bulundu. Komşu kuşaklarda bağlantılı değişiklikler yaşanmadan, gerçekten mevsimler varmış gibi gözüküyordu. Bu desen, ekvatordan 16°, 22° ve 30° konumlarında güçlüydü.
Orton yaptığı açıklamada, “Bu, hepsinden daha şaşırtıcı olanıydı” dedi ve devam etti: “Çok uzak enlemlerde sıcaklıkların nasıl değiştiği arasında bir bağlantı bulduk. Bu, Dünya’da gördüğümüz, bir bölgedeki hava ve iklim modellerinin, atmosfer boyunca çok uzak mesafelerde ‘bağlantılı’ gibi görünen değişkenlik modelleriyle başka bir yerdeki hava durumu üzerinde gözle görülür bir etkisi olabilmesi olayına benziyor.“
Ekvatoral troposferdeki ve 60-70 kilometre yukarıdaki stratosferdeki sıcaklıklar arasında da karşıt bir ilişki görülüyor. Bu, Satürn’ün atmosferinde görülen dikey sıcaklık dalgalarına benziyor ve daha kolay bir açıklaması olabilir.
Venüs’ün atmosferini incelemek, meteorologları kontrolden çıkmış bir Sera etkisinin sonuçları konusunda uyardı. Aynı şekilde, Mars ile yapılan karşılaştırmalar da kendi gezegenimizin atmosferini keşfetmemize yardımcı oldu. Şimdi de Jüpiter atmosferinde yapılan keşifler, Dünya’mız hakkında daha fazla görü sağlayabilir.